{ "title": "Alerjik Nezle", "image": "https://www.nezle.gen.tr/images/alerjik-nezle.gif", "date": "20.01.2024 02:21:35", "author": "Selen Karadeniz", "article": [ { "article": "
Alerjik nezle, diğer adıyla alerjik rinit kişilerde genetik geçişli olan alerjik hastalıkların en fazla görülenidir. Bu oran gelişmiş ülkelerde nüfusun %10-20 kadarını etkiler. İnsanlarda çocukluk çağında erkekleri kızlara göre daha fazla etkisi altına alır, erişkinlik döneminde her iki cinste aynı oranda görülür. Bu rahatsızlığın ortaya çıkmasından sonra, etkisi uzun yıllar devam eder. Bu yaşamı tehdit eden bir rahatsızlık olmasa da yaşam kalitesini düşürür. Erişkinlerde iş gücü kaybına, çocuklarda okul yaşamının etkilenmesine neden olur. Tedavisi sırasında maliyetin yüksek olması, ekonomiye de zarar verir. Bu yüzden alerjik nezle tanısı ve tedavisi önemlidir.

Alerjik nezle, burun mukozasının enflamasyonu yani enfeksiyona bağlı olmayan iltihabıdır. Rahatsızlık burundaki kaşıntı, sulu burun akıntısı, hapşırık ve burun tıkanıklığı olmasıyla karakterize olmuştur. Bunlara baş ağrısı, konjuktivit ve koku alma bozukluğu eşlik edebilir. Buna neden olan alerjen etkene göre, küf mantarları, polenler gibi mevsimsel ya da yıl boyunca devam eden şekilde sınıflandırılabilir. Fakat bunlar arasında kesin bir ayrım yapılamayabilir. Günümüzde alerjik nezle süresine göre, aralıklı ve sürekli olarak ayrılmıştır. Şiddetine göre ise hafif, orta, şiddetli olarak sınıflandırılmıştır. Alerjen etkenlerin yanında sigara dumanı, hava kirliliği gibi çevresel faktörler alerjik reaksiyona neden olabilir ya da bunların şiddetlenmesinde etkili olabilir.

Alerjik nezle gelişiminde risk faktörleri nelerdir?
Alerjik nezle tanısı nasıl konulur?

Bu rahatsızlığın tanısında en önemli aşamada ailedeki ve hastadaki daha önceki inceleme ve tedavilerin sorgulanmasıdır. Bu sorunların hangi ortamlarda meydana çıktığı, hastanın yaşı sorgulamanın içinde olmalıdır. Kişideki genetik yatkınlığın sorgulanması gerekir. Hastanın cilt bulguları, alt solunum yolu hastalıkları, gıda alerjileri göz önüne alınmalıdır. Bunları takiben kulak burun boğaz muayenesi yapılmalıdır. Alerjik hastalarda olan burun içi muayenesi bulgusu olmaz. Burnun dışında enine cilt çizgisinde kırışıklık meydana gelebilir. Bu genellikle çocuklukta devamlı burnun yukarıya doğru ovulması nedeniyle oluşur ve alerjik selam olarak tanımlanır. Burun mukozasındaki ödem nedeniyle göz altında koyu renk değişimler ise alerjik göz halkası olarak tanımlanır. Bu hastalarda aynı zamanda alerjik yüz denilen tipik bir yüz görünümü olabilir. Çünkü yaşamın ilk döneminde ağızdan nefes alma nedeniyle yüz ve çene kemikleri anormal gelişime açık olur, çene aşağı doğru açı yapar, aynı zamanda dişlerde gelişim bozukluğu meydana gelir. Yapılan muayenede burun kemiğinde eğrilik olması, tümörlerin ya da konkaların olması, burun içinde poliplerin olması gibi bulgularda değerlendirilir.

Alerjik nezle tanısı açısından alerjik cilt testleri de yapılmalıdır. Bu cilt testleri rahatsızlığın tanısında en pratik yöntemdir. Oldukça güvenilir sonuçlar alınmasını sağlar, maliyeti tanı açısından ucuz olur. Kandaki IgE seviyesi alerjik rahatsızlıklarda sınırlıdır. Bu değerin 100-150 u/ml üzerinde olması halinde yüksek olduğu kabul edilir. Alerjene karşı gelişmiş olan IgE değerinin saptanması olan spesifik IgE testi diğer tanı yöntemidir. Bunda cilt duyarlılığında etkilenmemesi ve ilaç etkileşiminin olmaması yöntemin avantajları arsındadır. Fakat sonucun geç alınması, bazı alerjenlerin eksik olması ve duyarlık azlığı yöntemin dezavantajları arasındadır. Alerjik cilt testleri ise kanda bakılan alerjene özgü antikor testlerine göre daha güvenli kabul edilir.

Alerjik nezle rahatsızlığı olan hastaların %20-40 kadarında astım rahatsızlığı da belirlenmektedir. Bu hasta gruplarında aynı zamanda %60-80 oranında üst solunum yakınmaları belirlenir. Ayrıntılı değerlendirmede bu hastaların %98 kadarında alerjik rinit tespiti yapılabilir. Bu yüzden alerjik nezle hastaları, alerjik astım açısından, alerjik astım hastaları da alerjik nezle açısından değerlendirilmelidir.

Alerjik nezle tedavisi nasıl yapılır?

Hastalara bazı tedavi yolları uygulanabilir. Bunların içinde öncelikle alerjen etkenlerden kaçınılması gerekir. Bu tedavinin ayrılmaz bir parçası olarak görülür. Bunun dışında hastalara ilaç tedavisi uygulanır. Bunlar antihistaminik ilaçlar, burundan sıkılan kortizon içeren spreyler, lökotrien reseptör antagonistleri, anti IgE ve henüz çalışma safhasında olan DNA aşıları şeklinde uygulanabilir. Fakat bunların doktorun tavsiyesine göre kullanılması gerekir. Ayrıca hastalara spesifik immunoterapi yani alerji aşısı uygulaması yapılabilir. Bu yola alerjik etkenlerden uzak kalınamamasında ya da ilaç tedavisine hastanın yanıt vermemesi halinde başvurulur. Bu aşı alerjenin etkisine göre, 1-2 haftayla, ayda bir enjeksiyon yapılarak uygulanabilir. Tedavinin süresi 3-5 yıl devam edebilir. Bu yöntemin hastaların alerjik astımdan korunmasını da sağlar. Hastalar aşı sonrasında 20 dakika kadar gözlenmelidir. Bu tedavi 5 yaşından küçük olan hastalara uygun değildir. Tedaviler yapılırken, hastanın takip edilmesi önemlidir. Bu şekilde yaşam kalitesi daha iyi seviyeye getirilebilir.
" } ] }